Çok Yönlü Bir Dahi: Matrakçı Nasuh, Hayatı ve Eserleri
Kültür ve Dahası

Çok Yönlü Bir Dahi: Matrakçı Nasuh, Hayatı ve Eserleri

sanatperver Admin
sanatperver Admin

16. yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğu’nda sanatın doruk noktasına ulaştığı bir dönemdir. Bu dönemin önemli simaları, farklı sanat dallarında ürettikleri eserlerle yaşadıkları dönemin kültürel hayatını derinden etkilemişlerdir. Matrakçı Nasuh da 16. Yüzyıl Osmanlı sanatı dendiğinde akla ilk gelen isimlerden biridir.

İlginizi çekebilir: Osmanlı Dönemi’nde Bir Şair: Nigar Binti Osman

Çok Yönlü Bir Dahi: Matrakçı Nasuh, Hayatı ve Eserleri

Osmanlı İmparatorluğu’nun önemli simalarından Matrakçı Nasuh, bilim merakı ve sanatçı kimliğiyle tanınır. Kendi eserlerinde verdiği bilgiye göre asıl adı, Nasuh bin Karagöz bin Abdullah el-Bosnevi’dir. Tam tarihi kesin olmamakla birlikte 1480’li yıllarda doğduğu tahmin edilmektedir. Tarihçiler doğum yeri olarak Bosna ve Priştine kentlerine işaret etmektedir. Ancak ne yazık ki bu konuda net bir bilgi yoktur. “Matrak” olarak adlandırılan bir savaş oyununun kurallarını belirlediğinden “Matrakçı” olarak ün salmıştır. Çok küçük yaşlarda saraya alınan Matrakçı Nasuh, II. Bayezid döneminde Enderun mektebinde eğitim görmüş ve padişahın hocası Sai Çelebi’den çeşitli konularda dersler almıştır. Tarih, coğrafya, silahşörlük, matematik, hat ve kartografi gibi çeşitli bilim ve sanat dallarında eserleriyle ünlüdür.

Matrak Oyununun Mucidi: “Matrakçı” Nasuh

Elde tutulan değneklerle karşılıklı mücadeleyi esas alan Matrak oyunu, Osmanlı’nın geleneksel askeri talim yöntemlerinden biriydi. Matrak olarak bilinen değneklerin uç kısımları, rakibin bedenine zarar vermemek için yumuşak bir maddeyle sarılı olurdu. Bu nedenle aslında ne kadar hızlı vurulursa vurulsun, matrak oyununda kimse zarar görmezdi. Dolayısıyla oyun, savaşmayı öğrenmek ve idman yapmak için oynanırdı.

Matrak’ın, Nasuh’tan çok daha önce oynandığına dair belgeler bulunmaktadır. Ancak Matrakçı Nasuh, bu oyunun kurallarını ve standartlarını belirleyen ilk kişidir. 1529 yılında oyunun en temel kurallarını Tuhfe el-Guzat isimli eserinde tanıtarak yeni başlayanlar için kılavuz niteliğinde bir belge oluşturmuştur. Matrakçı Nasuh’un spor dalı haline getirdiği bu oyun, bugün Türkiye Geleneksel Spor Dalları Federasyonu’na bağlıdır.

Mecma’ü’t- Tevarih’in Yazarı: “Tarihçi” Nasuh

Kanuni Sultan Süleyman 1520 yılında Nasuh’tan, Taberi Tarihi’ni “Mecma’ü’t- Tevarih” ismiyle Türkçe’ye çevirmesini istemiştir. Nasuh, birbirinin devamı niteliğinde 3 cilt olarak yazdığı bu eserin son cildini İslam, Selçuklu ve Osmanlı tarihine ayırmıştır. Son ciltte Sultan II. Bayezid, Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman dönemlerine dair değerli bilgiler bulunmaktadır. Nasuh, bu eserin bir bölümünü daha sonra minyatürlü hale getirmiştir.

Ayrıntılı Minyatürleriyle Kendine Hayran Bırakan “Nakkaş” Nasuh

Nakkaş; genellikle oymacı, hakkak veya tezhip ustası gibi sanatçılara verilen bir unvandır. Ancak tarihte çoğunlukla minyatür sanatı icra eden kişileri tanımlamak için kullanılmıştır. Nasuh, kendi döneminin en başarılı minyatür örneklerini vermesiyle Nakkaş unvanına da sahiptir. Onun topografik minyatürleri panoramik bir görünümdedir. Orduyla birlikte çeşitli seferlere katılan Nasuh, gittiği bölgelerin görünümünü kuşbakışı aktarmaya özen göstermiştir. Çalışmaları arasında özellikle İstanbul minyatürünün ayrı bir önemi vardır. Bu minyatür İstanbul’un en erken görünümlerinden biridir (1536?). Matrakçı Nasuh İstanbul minyatürü iki ayrı sayfa halindedir. Minyatürün ilk sayfasında tarihi yarımada, ikinci sayfasında ise Galata resmedilmiştir. Son derece ayrıntılı ve boyutlandırılmış olan bu minyatür, harita üzerine işlenmiş bir şehir planını andırmaktadır. Cami, bedesten, saray, hamam, medrese ve 200’e yakın yapı ayrıntılı olarak çizilmiştir. Bu anlamda Türkiye’nin mimari tarihi hakkında önemli bilgiler içermektedir.

Çok Yönlü Bir Dahi: Matematikçi Nasuh

Matrak oyunu ve minyatür sanatına yaptığı katkılarla tanıdığımız Nasuh, aslında çok yönlü bir bilim insanıydı. 16. yüzyılda Batı ülkelerinde ticaretin yaygınlaşmasıyla birlikte matematiğe duyulan ilgi hızlı bir şekilde artış gösteriyordu. Bu nedenle hesap ustaları, ticaret matematiğini konu alan kitaplar yazmaya başlamıştı. Osmanlı İmparatorluğu’nda ise bu konuya ilk eğilen isimlerden biri Nasuh’tu. Cemâl el-Küttâb ve Kemâl el-Hüssâb ile Umde el-Hisâb ismini taşıyan iki matematik kitabı yazmıştır. Bu kitaplarda ticaret matematiğine yönelik, pratik bilgilere yer vermiştir. Farklı bölümlerden oluşan kitapları; dört işlem, kesirler ve ölçekler gibi konu başlıklarına ayrılmıştır. Onu tanımlayan sayısız sıfat arasında matematikçi kimliği her ne kadar geri planda kalmış olsa da bu alanda verdiği eserler dönemin kaynak kitabı olarak kabul edilmektedir.