Fotoğraf Sanatı Hangi Akımlardan Etkilenmiştir?
Fotoğraf

Fotoğraf Sanatı Hangi Akımlardan Etkilenmiştir?

Ayşe Aycan Arıcan
Ayşe Aycan Arıcan

Fotoğraf sanatının zaman içerisinde ortaya çıkan sanat akımlarından etkilendiğini söylemek mümkündür. Empresyonizm, realizm, pictorealizm, natüralizm, yeni gerçekçilik ve ekspresyonizm fotoğrafın esinlendiği akımlar arasında gösterilebilir. Ayrıca, fütürizm ve romantizm akımlarını da unutmamak gerekir. Bu yazımızda, fotoğrafın etkilendiği akımların bazılarını tek tek ele alacağız. Dilerseniz gelin başlayalım;

San Francisco 1.4
Photo by pine watt / Unsplash

Fotoğrafçılar başta dünyayı nesnel bakış açısıyla ele almaya çalışmış, daha önce hiç keşfedilmemiş, görülmemiş yerlerin ve yabancı kişilerin fotoğraflarını çekmişlerdir. Fotoğrafın pek çok çevre tarafından gerçek dünyanın yansıması şeklinde düşünülmesi, belge niteliğinde değerlendirilmesine yol açmıştır. 19. Yüzyılın ortaları itibariyle dönemde hâkim olan düşünce yapıları, değer yargıları ve estetik anlayışı bazında realizm yani gerçekçilik akımı gelişmeye başlamıştır.

Fotoğraf Sanatı ve Realizm

Realizm akımının ana ilkesini, gerçekten ve gerçeklikten ayrılmamak şeklinde açıklayabiliriz. Buna ek olarak kişinin ruhsal gereksinim duyduğu görsel hazzı bir sanat yapıtından alabilmesi adına estetik kurallara da önem verildiğini vurgulayabiliriz.

Realistler, sanatçıların zengin ve görkemli dünyasını betimlemek yerine dünyadaki gerçekliği olduğu gibi gözler önüne sermeyi tercih etmişlerdir. Eserlerinde sadece soylu sınıfı değil, toplumsal sınıfları da işlemişlerdir. Sıradan insanların günlük hayatlarını ayrıntılarıyla göstermişlerdir. Üstelik doğayı da bütün gerçekliğiyle tasvir etmeyi amaç edinmişlerdir.

Bir Yıldız Moran fotoğrafı

Realist akıma baktığımızda, toplumsal hayattan seçilmiş ve gerçek dünyadan alınmış konular, fotoğraflardaki gerçek dünyadaki ilişkiler düzenine uygun şekilde betimlendiği için, gerçekte mevcut bulunan bir nesne veya canlı varlık olarak tanınabilirler. Temelinde nesnel gerçeklik olan fotoğrafik gerçekçilik, doğal gelişim içerisinde yaşamın karmaşıklığını ve içeriğini algılayıp onu yeniden koyar. Edward Steichen, Paul Strand, Henri Cartier Bresson gibi isimler, biçimsel estetiğin yerini gerçekçiliğe bırakan realist fotoğrafçılara örnek gösterilebilir. Bunun yanında Türk fotoğrafçıları incelediğimizde, Yıldız Moran’ın sosyal yaşam ve doğa temalarını fotoğraflarında işlediğini görebiliriz. Ağırlıklı olarak kırsal kesimin yaşantısından kesitleri aktardığı sosyal içerikli kompozisyonlarında, insanlığın gerçek yüzünü de açığa çıkarmayı hedeflemiştir. Üstelik 1970’li yıllarda da Türkiye’nin adım adım gezilerek belgelenmesi anlayışını gelenekselleştirdiğini söyleyebiliriz.

Pictorializm Akımından Fotoğrafa Bakış

Pictorialism, fotoğrafın içinde yer alan uyum ve dengenin gerçeklikten daha önemli olduğunu vurgulayarak resimsel ifadeyi ön plana çıkaran, 1880’lerden başlayıp 1930’lara kadar etkili olan sanat akımıdır. Diğer adıyla resimsellik diye anılan bu akımın en önemli özellikleri;  yumuşak tonlamalar ve ışık oynamalarıyla elde edilen şiirsel ve dramatik çalışmalar olduğu söylenebilir. Ayrıca akım, fotoğrafın kendi kuralları çerçevesindeki bir güzel sanatlar dalı olduğunu ifade eder. Sanatın gerçek amacının, hem gerçeğin hem de doğanın yeniden üretilmesi gerektiğini, insan özünün algıladığı şekilde sanat ürünlerinde bulunmasını vurgulayarak akımın mantığını açıklamışlardır. Katı ve geleneksel kuralları kullanmaktan ziyade, kişisel ifade biçimleriyle beraber yeteneklerini ortaya koyarak bu şekilde başkaldırıcı bir hareketin öncüsü olmuşlardır.

James Craig Annan'ın çekmiş olduğu bir fotoğraf

Empresyonizm ve Fotoğrafçılık Arasındaki İlişki

Empresyonistler duyular dünyasına kendilerini bırakmış gibi gözükmelerine rağmen, nesneleri göründükleri haliyle nesnel olarak resmetmeyi amaç edinmişlerdir. Dolayısıyla fotoğraf makinesini bir resimden ziyade gerçeği daha iyi görebilen bir göz olarak kullanmayı tercih etmişlerdir. Bu sayede de görmeyi gösterebilmeye dönüştürmeyi başarmışlardır. İzlenimcilere göre fotoğraf, burjuva hayatının gündelik gerçeklerine yaklaşabilmek ve ona nüfuz edebilmek adına resme yardımcı olan bir belge görevi görmüştür. Burjuva veya gündelik yaşamın içerisinde kendiliğinden, anlık bir amatör hatıra fotoğrafı kalitesi, sürekli değişen, basit ve hemen yok olan bir gerçeklik söz konusudur. Akıma adını veren “İzlenim: Gündoğumu” isimli tabloyu yapan Monet, gündelik hayattan enstantaneleri resmeden Manet bu akımın dünya çapındaki önemli temsilcileri arasındadır.

Fotoğrafçılık ve Natüralizm

Fotoğraf sanatının etkilendiği akımlardan bir tanesi de şüphesiz yaşamı ve doğayı olduğu gibi kopyalayan natüralizm. Bu akım sanatsal yapıda doğal gerçekliği hiçbir şekilde değiştirmeden, üsluplaştırmadan, betimlemeyi amaçlamıştır. Gerçekliğin çirkin veya güzel oluşuna da aldırış etmez. 19. Yüzyıl sonu ve 20.yüzyıl başında ortaya çıkan natüralizm, o dönemlerde doğa ve pozitif bilimlerin deney-gözlem yönteminden etkilenmiştir. Nesneleri de göründüğü gibi betimleme anlayışı da aynı dönemlerde önem kazanmaya başlamıştır. Doğanın gerçekliğiyle ilgilenen ve en öneli natüralistlerden biri olarak öne çıkan İngiliz fotoğrafçı Peter Henry Emerson sahteliği barındırmayan gerçekçi görüntüler kullanılması gerektiğini ve taklit yönteminin kabul edilemez olduğunu savunmuştur. Üstelik ona göre fotoğrafçı hızlı düşünüp çalışmalı, mümkün olduğunca da çoklu baskı ve benzer müdahale yöntemlerinden kaçınmalıdır.

Peter Henry Emerson'ın çekmiş olduğu bir fotoğraf

Yeni Gerçekçilikte Fotoğraf Sanatının Yeri

1920 yılında Almanya’ya ekspresyonizme tepki niteliğinde doğan yeni gerçekçilik, nesnelerin gerçekliğini ışık ve gölgeden yoksun bir şekilde keskin çizgilerle vermeyi amaç edinmiştir. Bu dönemlerde mimari detayların yanında, makine ayrıntılarıyla birlikte, bitki doku ya da biçimleri ve doğa çalışmalarının fotoğraflandığı gözlemlenmiştir. Ansel Adams günümüzde ün yapan zone sistemini aynı dönemlerde geliştirerek, nesne üzerindeki ışığı ve tonları, çekim yapmadan önce detaylarıyla inceleyerek, sonuç görüntüsünün nasıl çıkacağını kestirip ona uygun baskı, banyolama ve pozlama işlemlerini belirlemek de mümkün hale gelmiştir. 1917i itibariyle de bu tarz fotoğraflar çeken Paul Strand ve Charles Sheeler gibi fotoğrafçılar çalışmalarıyla Newyork’ta ün salmaya başlamışlardır.

Charles Sheeler'ın çektiği bir kadın fotoğrafı

Romantizm Akımı Çerçevesinde Fotoğrafçılık

Romantizm etkisini 19. yüzyıl itibariyle göstermeye başlayan bir sanat akımı olmasının yanında realizmin gerçekçiliğine tepki olarak doğmuştur. Romantik sanat gerçekleri yansıtmak yerine duygulara hitap etmeyi tercih etmiştir. Güzellikten ziyade ifadeyi öne çıkararak, 19. yüzyılda ticari anlamda portre fotoğrafı çekimi yapan stüdyolarda, doğal görüntülerin yerine dekorların kullanıldığı çekimlerde kendini göstermiştir. Üslup olarak da empresyonizme yakınlaşan bu akım, kişilerin duygusallığını ön plana alıp, ruhsal çözümlemeler, zarafet ve romantik efektlerle resimsel anlamda soft çalışmalar üzerine yoğunlaşmıştır. Ayrıca biçimsel anlatımlar 1920’li ve 1930’lu yıllarda dergi kapaklarında üst seviyeye kadar çıkmıştır.

Ekspresyonizmin Fotoğraf Sanatına Etkisi

Ekspresyonizm 20. Yüzyıl başında İskandinav ülkeleriyle birlikte bazı Alman toplulukları tarafından oluşturulan bir sanat hareketidir. Döneminin psikolojik, toplumsal, dinsel ve politik yönlerini işlemeyi amaç edinmiştir. Ekspresyonist fotoğraf sanatçılarından biri olan Wols akımın etkisiyle yaptığı “Ohne Titel” başlıklı “ 10 fotoğraflık çalışmasında bebeklerin bozulmuş görüntülerine yer vermiştir. Diğer taraftan Hans Bellmer’de ağırlıklı olarak deforme edilmiş bebek fotoğraflarıyla isim yapmıştır. Ayrıca eserlerinde sürrealist ve ekspresyonist etkiler aynı anda işlenmiştir. Türk fotoğrafçılarda da, Bahaettin Rahmi Ediz’in yaşadığı dönemin aydın sanatçılarıyla gerçekleştirdiği portre çalışmalarında etkili bir “Ekspresyonizm” vurgusu hâkimdir.

Hans Bellmer

Fotoğrafçılıkta Kübizm

Kübist fotoğrafçılar, yaşama hem gerçek hem de soyut anlamda değişik açılardan baktıklarını göstermişlerdir. Farklı veya aynı kareleri üst üste ve yan yana gelecek şekilde basıp çeşitli kolajlar oluşturmuşlardır. Fotoğrafları parçalara ayırarak, sonrasında bu parçaları yeni kompozisyonlar içerisinde yeniden birleştirmişlerdir. Özellikle David Hockney’in eserleri bu akımda önemli çalışmalar arasında yer bulmaktadır.

Bir David Hockney eseri

Fütürizmin Fotoğrafçılıktaki Rolü

Fütürizm 20. yüzyıl başlarında kübizme tepki niteliğinde ortaya çıkan bir sanat akımıdır. Fütürist sanatçılar dış dünya gerçeklerini tamamen kenara bırakıp, iç dünyayı aktarmayı seçmişlerdir. Önceki akımları hareketsiz bulduklarını belirterek, gerçek yaşamın dinamik ve hareketli olduğunu savunmuşlardır. Fütürist sanatçılardan Giacomo Balla, herhangi bir olayın arka arkaya gelen evrelerini teker teker saptayan “kronofotoğraf” tekniği üstüne yoğunlaşmıştır.

Giacomo Balla